25 Haziran 2009 Perşembe

Bu gece Regaib Kandili


Bugün 25 Haziran 2009 Perşembe gününü Cuma'ya bağlayan gece Regaib kandilini idrak edeceğiz.

Yüce Dinimiz İslâm, insanın kendisi, çevresi ve Yüce Yaratan ile ilişkilerini sağlıklı şekilde kurabilecek bir bilinç, iç barış ve özgüvene kavuşmasını gaye edinmiş; dünya ve ahiret, madde ve mana dengesi ile iman, akıl, düşünce, duygu ve bilginin ahenkli birlikteliğine büyük bir önem vermiştir. Ancak üzülerek ifade edelim ki, bilim ve teknolojinin baş döndürücü bir ilerleme kaydettiği günümüz dünyasında ferdi ve ailevi mutluluğumuzu, toplum hayatımızı, barış, huzur, dayanışma ve kardeşlik içinde bir arada yaşamamızı tehdit eden pek çok olumsuzluklar yaşanmakta, bunun etkileri de bireysel ve sosyal hayatımızda her geçen gün daha yakından hissedilmektedir.

Üç ayların manevi iklimine girildiğinin habercisi olan Regaib kandili bizlere, hayatın sonsuzluk okyanusunda buluşmak üzere akıp gittiğini ve geride sadece Allah'ın rızasına uygun iyi ve yararlı amellerin kalacağını bir kez daha hatırlatmakta, nefsimizin sonu gelmez heveslerinden, tuzak ve yanıltıcı arzularından uzaklaşarak özümüze dönmemizi sağlayacak bir bilinç tazeleme imkanı sunmaktadır. Bu bilinç tazelemenin ve yenilemenin gerçekleşebilmesi için önce kendi varoluşumuzu anlamlandırmak, iç sorgulama yapmak, Cenâb-ı Hakk'a yürekten yönelmek, işlediğimiz hata ve günahlardan dolayı pişmanlık duyarak O'ndan af dilemek, onları bir daha işlememek için kararlı bir duruş sergilemek ve istikamet sahibi olmak gerekir.

İdrak etmekle şeref duyduğumuz bu gecenin bizlere sunduğu rahmet iklimini fırsat bilerek, Rabbimizle, yakınlarımızla ve çevremizle bağlarımızı gözden geçirmeli, bu vesileyle olgun dindarlığın iman-ibadet-ahlak bütünlüğünü sağlamaktan geçtiğini bir kez daha hatırlamalıyız. Doğruluk ve dürüstlüğün, paylaşmanın, hak ve hukuka riayetin, kutsala saygının insani erdemler adına ulaşılabilecek en üstün değerler olduğunu hissederek bu erdemleri hayat çizgimiz kılmalıyız. Bir ibadet bilinci içinde ülkemizin hem maddi hem manevi imarı için bütün gücümüzle çalışmalı, kalp kırmaktan kaçınmalı, elimizi ve gönlümüzü uzanabileceğimiz herkese açmalı, ihtiraslarımızı dizginleyip küçük menfaat çekişmelerinden uzak durmalı, kardeşlik hislerimizi güçlendirmeye, birlik ve beraberliğimizi korumaya çaba harcamalı, kısaca insani ve ahlaki meziyetlerin kendi dünyamızda ve toplum hayatımızda güçlenmesine gayret göstermeliyiz.

Bu duygu ve düşüncelerle aziz milletimizin, soydaş ve dindaşlarımızın Regaib Kandilini tebrik ediyor ve bu gecenin, ülkemizin, İslâm âleminin birlik, dirlik ve beraberliğine, insanlığın hidayet, barış ve huzuruna, bütün müminlerin tevbelerinin ve dualarının kabul edilerek arınma ve affedilmelerine vesile olmasını Yüce Allah'tan niyaz ederim.KAYNAK

24 Haziran 2009 Çarşamba

Üç Aylar ve Regaib Kandili

Dinî hayatımızda "Üç Aylar'' olarak bilinen feyizli ve bereketli maneviyat mevsimine bir defa daha girmek üzereyiz.Bugün 24 Haziran 2009 Çarşamba, günü Üç Ayların ilki olan Recep Ayının birinci günü, bu ayın ilk Cuma gecesi olan 25 Haziran 2009 Perşembe akşamı da "Regaib Kandili'' dir.

Dinî literatürümüzde "üç aylar" diye bilinen çok feyizli ve bereketli bir manevîyat mevsimine bir kez daha kavuşmuş bulunuyoruz.

Üç Aylar, Kamerî Takvime göre, Recep, Şaban ve Ramazan aylarıdır. Bu aylar, rahmet dalgalarının başladığı, mânevî huzur ve sükunun kalplere doğduğu, ilâhî rahmetin coştuğu aylardır. Bu aylar girince, mü'minlerin ruhlarını mânevî bir hava kaplar, bu mübârek aylar içerisinde öyle feyizli ve bereketli geceler vardır ki, Yüce Allah'ın rahmeti, bu gecelerde mü'minler üzerine yağmur gibi yağar.

Üç aylardan ilki olan Recep ayının mânevî değerine Kur'an-ı Kerim'de ve Hz. Peygamber'in hadis-i şeriflerinde işaret buyurulmuştur. Tevbe Sûresi'nin 36. âyetinde şöyle buyurulmaktadır:

"Şüphesiz Allah'ın gökleri ve yeri yarattığı günkü yazısında, Allah katında ayların sayısı onikidir. Bunlardan dördü haram aylardır. İşte bu, Allah'ın dosdoğru kanunudur. Öyleyse o aylarda kendinize zulmetmeyin..."

Âyette ifâde edilen "haram aylar"ın, "Zilkâde, Zilhicce, Muharrem ve Recep" ayları olduğunu Sevgili Peygamberimiz, şu hadisleriyle açıklamışlardır:

"Muhakkak zaman Allah'ın yarattığı günkü şekliyle akıp gitmektedir. Sene oniki aydır. Onlardan dördü haram aylarıdır. Bunlardan üçü peşpeşedir: Zilkâde, Zilhicce, Muharrem, bir de Cemâziyel-âhir ile Şaban ayları arasında olan ve Mudar Kabilesi'nin ayı Recep'tir." (Buhârî, Ehâdî, 5, Tevhid, 24; Müslim, Kasâme, 29; Ebû Dâvud, Menâsik, 67, Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/37, 73.)

Recep Ayı, gerek İslâm'dan önce, gerekse İslâm'dan sonra mukaddes bilinen bir aydır. İslâm dinî gelmeden önce, bu ay girer girmez, Arap kabileleri arasında harp etmek, baskın ve çapulculuk yapmak yasaklanır, herkes kendisini bu ayda güven içinde hissederdi. İslâm geldikten sonra da, bu aya olan hürmet devam ettirildi. Bu ay, Regâip ve Mirac gibi mübârek geceler ve ilâhî tecellilerle şereflendirildi.

Recep ayının başlangıcında Peygamberimizin şöyle duâ ettiği rivayetler arasında yer almaktadır:

"Ey Allah'ım! Recep ve Şabanı bize mübârek kıl, bizi Ramazana kavuştur." (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/259.)

Ülkemizde, yukarıdaki beyanlar ışığında, asırlardır bir "üç aylar" geleneği oluşmuş; Ramazana hazırlık, Recep ayının girmesiyle başlar hâle gelmiştir.

Bu aylar mübârek gecelerle doludur. Recep ayının ilk Cuma gecesi, Regâip gecesi, yirmiyedinci gecesi, Mirac gecesidir. Şaban ayının onbeşinci gecesi Berat gecesi, Ramazan ayının yirmiyedinci gecesi de Kadir gecesidir.

Burada, 25 Haziran Perşembe akşamı idrak edeceğimiz Regâip gecesine de kısaca temas edelim.

Regâip, çok değerli hediye, bağış, içten gelerek ve yoğun bir şekilde arzu edilen şey anlamlarına gelen Arapça bir sözcüktür. Cenâb-ı Hakk'ın, ilâhî ihsan ve manevî hediyelerinin diğer zamanlardan daha çok tecelli etmesi ve samimi kalple Allah'a yönelenlerin affedilme ümitleri dolayısıyla, Müslümanlar tarafından heyecanla beklendiği ve gönülden arzulandığı için Recep ayının ilk Cuma gecesine "Regâip Kandili" denmiştir.

Regâip Kandili, Recep ayının 27. gecesindeki Mirâc ve Şaban ayının 15. gecesindeki Berat kandillerini; Ramazan ayını, Kadir gecesini, Ramazan ve kurban bayramlarını müjdeleyen mübârek bir gecedir.

Bu geceye mahsus bir ibâdet şekli olmamakla beraber, geceyi tevbe, dua ve ibâdetle geçirmek sevap kazanmaya vesile olur.

Recep ayı içerisinde bulunan bir başka mübârek gece de Mirac gecesidir. Mirac gecesi; Allah'ın Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed'i Mekke'deki Mescid-i Haram'dan, Kudüs'teki Mescid-i Aksâ'ya götürdüğü (Bkz. İsrâ, 1.) ve oradan da göklere yükselttiği gecedir. Mirac gecesi, Cenâb-ı Hakk'ın Hz. Peygamber'e büyük hakikatlerin ilâhî sırlarını gösterdiği, vasıtaları kaldırarak ilâhî vahye muhatap kıldığı, kendi âyetlerini ve kâinatın sırlarını seyrettirdiği, mü'minlere namazın farz kılındığı ve biz Müslümanlar için de ilâhî lütuflarla dolu olan bir gecedir.

Üç ayların ikincisi olan Şaban ayı ve onun içerisinde bulunan Berat gecesi de Müslümanlarca kutsal sayılmış, bu gecenin diğer gecelerden farklı bir şekilde geçirilmesi, bu gecede daha fazla ibâdet edilmesi âdet hâlini almıştır. Bazı rivayetlerden, Hz. Peygamber'in Şaban ayına ve özellikle bu ayın onbeşinci gecesine ayrı bir önem vererek onu ihyâ ettiğini (Tirmizî, Savm, 39; Ibn-i Mâce, İkâme, 191, Hadis No: 1389.) göz önünde bulunduran âlimler, bu geceyi ibâdetle geçirmenin sevaba vesile olacağını söylemişlerdir. Ayrıca bir kısım bilginlerin, kıblenin Kudüs'teki Mescid'i Aksâ'dan, Mekke'deki Kâbe istikametine çevrilmesinin (Bkz. Bakara, 185.); Hicret'in ikinci yılında Berat gecesinde vuku bulduğunu kabul etmeleri de geceye ayrı bir önem kazandırmıştır. (Geniş bilgi için bkz. DİA, V, 475-476.)

Üç ayların sonuncusu olan Ramazan ayı ve onda bulunan Kadir gecesinin ise, dinî hayatımızda ayrı bir yeri ve önemi vardır. Ramazan ayı faziletlerle dolu bir aydır. Ramazan ayı, hayır ayı, yoksullara ve düşkünlere yardım ayı ve bütün anlamıyla Kur'an ayıdır. Ramazanın diriltici özelliği, bütün insanlığı hidâyete ve mutluluğa ulaştırmak için yeryüzüne gönderilen Kur'an-ı Kerim'in bu ayda inmeye başlamasından, (Bkz. Bakara, 185.) bin aydan daha hayırlı olan Kadir gecesinin (Bkz. Kadir, 3.) bu ay içerisinde bulunmasından kaynaklanmaktadır. Ayrıca, İslâm'ın beş temelinden biri olan oruç ibâdetinin bu ayda yerine getirilmesi emredilmiştir. (Bkz. Bakara, 185.) Böylece Ramazan ayı diğer aylar içinde bir başka aydır. Sanki yeni bir hayatın başlangıcıdır. Hayatımızın kazandığı ve kazanacağı yeni boyutların filizleneceği önemli bir devredir. İnsanî ve sosyal ilişkilerimizin daha güzel bir hüviyet kazanacağı zaman dilimidir.

Ramazan ayının özellikle Müslüman Türk toplumunun dinî hayatında müstesnâ bir yeri vardır. Türk milleti, Ramazan'ı yılda bir defa gelen önemli bir misafir olarak kabul eder ve hazırlıklarını buna göre yaparlar.

Her yıl Ramazan ayı yaklaşırken neşe, hareket ve bir canlılık görülür. Toplum geleneğimizin canlı ve dipdiri görüntüsü olarak Ramazan; yıllık takvimimiz içinde hatırı sayılır bir ağırlığa sahiptir. Ramazan, aylar içerisinde sultanlıkla taltif edilen bir pâyenin sahibi olarak, kandillerle karşılanıp, bayramlarla uğurlanır. İftar, sahur, terâvih gibi ibâdet meşvesinin ötesinde mânâlar taşıyan bu merasimleriyle de sultan olmanın ayrıcalıklarını yaşar.

İnsanoğlu, yaşadığı günlerde farklılıklar olmazsa, belli alışkanlıklarıyla hayatını sürdürür. Fakat alışkanlıklarının dışında ve farklı durumlarla karşılaşırsa kendine bir çeki düzen verir. İşte idrak edeceğimiz üç aylar ve bu aylar içerisinde bulunan mübârek geceler, mü'minin hayatındaki mûtad gün ve geceler arasında fazlasıyla sevap kazanacağı kıymetli zaman dilimidir. Şurası bilinmelidir ki, insan bu dünyada nasıl yaşamışsa, kıyamet gününde, Allah'ın huzuruna, dünyada işledikleriyle birlikte varacaktır. Götürdükleri iyi ise, sevinip mutlu olacak; kötü ise, pişmanlık duyarak mahcûp olacaktır. Ancak bu mahcûbiyetin orada faydası da olmayacaktır. Bu konuda Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyurulmaktadır:

"Ey iman edenler! Allah'a karşı gelmekten sakının ve herkes, yarın için önceden ne göndermiş olduğuna baksın. Allah'a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır." (Haşr, 18.)

Önümüzdeki üç ay içerisinde gündelik hayatın tek düzeliğinden ve sıradanlığından bizleri alıp, kendi hususî atmosferine götüren bu güzel ve özel günleri ard arda yaşayacağız. Güzel yurdumuzun insanları, kandil, Ramazan ve bayram gibi bu husûsî zamanları sosyal barışın ve huzurun bir vesilesi sayarak karşılıklı sevgi ve hoşgörüyle karşılayıp uğurlayacak kendi inanç ve değerlerini yaşama ve yaşatmayı, bizzat yaşayarak öğreneceklerdir.

"Üç aylar" diye adlandırılan Recep, Şaban ve Ramazan ayları, Yüce Allah'ın ruhumuza ikram ettiği faziletli ve feyizli bir zaman dilimidir. Yapılan dileklerin dalga dalga Allah'a ulaştığı, dökülen pişmanlık gözyaşlarının günâhları silip yok ettiği kandiller geçididir. Melekî olduğu kadar, şeytânî özelliklere de sahip ve günâh işlemeye müsait olan insanın günâhlarından tevbe edip temizlenmesi için üç aylar bir fırsattır. Kısaca üç aylar, günâhlardan arınma, sevaplarla bezenme mevsimidir. Ramazandan önce oruçla buluşanlar, Cuma namazına koşanlar, namaza başlayanlar, ibâdetlerini çoğaltanlar, tevbe ile Allah'a yönelenler... gibi mânevî kazanç elde edenlerin çokça görüldüğü anlardır üç aylar.

Hayatımızda âdeta otokontrol sisteminin kurulmasına vesîle olan mübârek üç aylar ve kandiller, dünyevî meşguliyetlerimizden sıyrılıp, yaratılış gayemizi düşünmemiz; yaratan ve yaratılanlarla olan münâsebetlerimizi güçlendirmemiz için son derece değerli fırsatlardır.

İşte yakında idrâk edeceğimiz mübârek üç aylar; Yaratıcımıza, âilemize, çocuklarımıza, milletimize ve bütün insanlığa karşı görev ve sorumluluklarımızı hatırlatmalı, hata, ihmal ve kusurlarımızdan dönmemize ve gaflet uykusundan uyanmamıza vesile olmalıdır. Aramızdaki çekişmeleri, tefrika ve ihtilâfları, şahsî menfaat hesaplarını ve basit düşünce farklılıklarını bertaraf etmeli; her zamandan daha çok muhtaç olduğumuz ve Yüce Dinîmizin bizden ısrarla istediği; barış, hoşgörü, kardeşlik, birlik ve beraberliğimizin güçlenmesini, insânî ve ahlâkî meziyetlerin yeniden yeşermesini sağlamalıdır.

Bütün kardeşlerimizin üç aylarını ve Regâip Kandillerini kutluyor, hayırlara vesile olmasını Yüce Mevlâ'dan niyâz ediyorum.KAYNAK

5 Haziran 2009 Cuma

Kilo Vermenin Kolay Yolları

Okullar kapanıp yaz zili çaldığında tatil yerleri hızla dolmaya başlar, yazlık evlerde temizlik başlar, sahil bölgelerindeki akrabalar arkadaşlar ziyaret edilir. Uzun tatile gidemeyenler hafta sonu yakın bölgeleri araştırmaya başlar. Yakın mesafede kullanabileceği havuzu olanlar gidilecek tarihleri seçer veya sezonluk otel havuzuna üye olma fikirleri ortada dolaşır.

Tüm bunlardan önce kış aylarında kontrolsüz yemek yeme ve hareketsizlik tuzağına düşenler önce aldıkları kilolardan en kısa sürede kurtulma çözümleri ararlar. İşte bu telaş ve panik halinde hatalar yapılabilir, aslında en büyük hata kilo almaya başlandığı anda bu gidişe dur dememektir. Çünkü her eklenen kilo metabolizmaya eklenen ağır bir yüktür. Vücutta yağlanma arttıkça metabolizma yavaşlar. Her yeni diyet bir öncekinden daha zordur. Çünkü her yanlış diyetle kaybedilen kas, metabolik hızda yavaşlama ve vücutta sarkma ve şekilsizlik demektir.

KOLAY KİLO VERMEK İSTİYORSANIZ KOLAYI SEÇİN
1. Porsiyon ölçülerinizi küçültün. Kendinize yasaklar koymak yerine her şeyden tüketip küçük miktarlarda tercih etmeyi deneyin. Tabağınızı yarım bırakın veya karşınızdaki ile paylaşın.

2. Çay ve kahvede şeker kullanıyorsanız bırakın. Günde 5 şeker 100 kalori enerji verir. Her gün sadece 100 kaloriden vazgeçerek yılda 36 bin 500 kalori tasarruf edersiniz, bunun karşılığında yıl sonunda 5 kg zayıflamış olursunuz. Tam tersini düşünmek belki daha etkili olabilir. Her gün 5 şeker yemek, yıl sonunda 5 kg yağ anlamına geliyor.

3. Salataya eklediğiniz yağ miktarını gözden geçirin. 1 tatlı kaşığı zeytinyağı yeterlidir. Fazlada her bir kaşık 50 kalori almanız demektir. Günde 50 kalori fazla tüketmek, yılda 2 - 3 kg yağlanmanıza sebep olur.

4. Kuru baklagilleri haftada 1 - 2 kez mutlaka yemeye çalışın. Mercimek, nohut, kuru fasulyeyi ihmal etmeyin. Sıcak yemek yapmak dışında haşlayıp salatalarınıza karıştırabilirsiniz, çorba olarak tercih edebilirsiniz. Kuru baklagiller lif içeriği sebebiyle daha uzun süre tok tutar ve kilo vermeye yardımcı olur.

5. Doymuş yağ tüketimini azaltın. Süt, yoğurt, peynir ve etlerin yağsız kısımlarını tercih edin. Böylece daha az yağ tüketerek hem depo yağlarınıza hem de yüksek kolesterole karşı önlem almış olursunuz.

6. Alkol tüketiminizi sınırlandırın. Fazla miktarda (günlük 100 ml’ den fazla) alkol tüketen kişilerde hastalığa yakalanma riski daha yüksektir. Alkol seviyorsanız tercihiniz hep şarap olsun. Rakı, votka ve viski içtiğinizde yüzde 45- 50 oranında alkol alırsınız, oysa şarabın alkol oranı yüzde 12 -15 dir. 1 gram alkolün 7 kalori olduğunu unutmayın.

7. Her sabah aynı kahvaltıyı etmeyin. Bazı günler yeme biçiminizi değiştirin, tek yönlü beslenmeyin, farklı tatları deneyin. Örneğin:
Meyve salatası ile yoğurt
Yulaf ile süt
Meyve ile badem
Süt ile meyve
Peynir - ekmek
Tost
Simit - peynir
Omlet ile ekmek
Çorba

8. Fiziksel açlıkla duygusal açlığı ayırt etmeye çalışın. Sakın cesaretinizi kaybetmeyin. Hiçbirimiz mükemmel değiliz ve her zaman aynı disiplinde olamayabiliriz. Hep pozitif düşünün.

9. Öğün atlamayın. Öğün atlamayı alışkanlık haline getirmeyin. Çünkü atlanan her öğünden sonra, diğer öğündeki besin tüketimi daha fazla olmaktadır. Beslenmenizi bu konuda yeniden gözden geçirin.

10. Ara öğün yapmayı unutmayın. Az ve sık yeme prensibiyle metabolik hızınız artar, kan şekeriniz dengede olur ve açlık hissetmezsiniz. Uzun süre aç kalmak özellikle öğle yemeği yedikten sonra 6 - 7 saat aç kalıp akşam yemeğini geç yemek kilo alımında önemli bir etkendir. Bunun için 3 saatten fazla aç kalmamaya özen gösterin.
3 kuru kayısı, 2 parça ceviz
Yarım paket diyet bisküvi, 1 bardak süt ile kahve
1 kutu yoğurt, 10 -15 adet yaban mersini
1 kutu az yağlı süt, 1 adet taze meyve
Yarım paket diyet çubuk kraker, ayran
1/2 simit, peynir
Light kaşarlı kepekli tost, söğüş sebze
1 kutu meyveli yoğurt, 10 fındık
1 avuç beyaz leblebi, 1 bardak kefir
5 adet kuru erik, 10 badem
Yarım yufkadan sebzeli yağsız gözleme, 1 bardak light ayran

11. Su içmekte zorlanıyorsanız şişeyle tüketmeyi deneyin. Bardak saymakta zorlanıyorsanız, şişeyle içmeyi deneyin. Su içmek hem kilo vermenizi kolaylaştırır, hem de cildiniz için çok önemlidir.

12. Çeşitli beslenin. Hiçbir besin tek başına mucizevi bir özelliğe sahip değildir ve hiçbir besin de tek başına suçlu değildir. Hedefiniz hep ölçülü beslenmek olsun.

13. Zeytinyağını ve yağlı tohumları tüketirken kontrolü elden bırakmayın. Zeytinyağının kalp dostu olduğu birçok araştırmada kanıtlanmıştır. Ancak tüm yağlar gibi, 1 gramı 9 kalori içerir ve fazla tüketimi şişmanlığa sebep olur. 10 fındık veya badem veya 3 ceviz, 1 tatlı kaşığı yağa eşittir ölçülü tüketin.

14. Etiket okumaya başlayın. Kendi kendinizi kontrol ederken ve doğru besini ararken, mutlaka etiketleri okuyun. Besinlerin kalori, yağ ve tuz değer-lerini, son kullanma tarihlerini inceleyin. Şekersiz ve lifli ürünleri tercih edin.

15. Yaşam biçimi ve düşünce şeklinizi yeniden yapılandırın. Dengeli beslenme ve iyi yaşamı hayatınızın bir parçası haline getirin ve etrafınıza da bunu anlatın. Arkadaşınıza giderken pasta almak yerine, taze meyve sepeti veya zeytinyağı ürünlerinden bir sepet hazırlayabilirsiniz.KAYNAK